İslam Medeniyeti Bir Hareket Ve Transit Medeniyettir 17 Mayıs 2017, 14:04
Doç. Dr. Mehmet Fatih Şeker düşünce ve fikir dünyasında öteki algısı ile ilgili açıklamalarında, İslam Medeniyeti ve diğer medeniyetlerde etkilenmelerin karşılıklı olduğunu vurguladı. Şeker şunları ifade etti:
“Fatih İstanbul’u fethettiği zaman lakapları şunlardır. Hem hükümdar, hem padişah, hem hakan, hem kayzer, yani doğuya da batıya da hitap edebilecek bütün hasletleri daha protokolde kullandığı ünvanlardan görebiliyoruz. Tabi etkilenme karşılıklıdır. Muhammed İkbal’in, İslam’da dini düşüncenin yeniden teşekkülü isimli bir kitabı vardır. Burada diyor ki, batı düşünce geleneğinin, rönesansın arkasında ne vardır, İslam düşüncesi vardır. Biz an önce belirttiğim gibi antik felsefeden etkilendiysek, onlarda etkilenmişlerdir. Burada bununla alakalı Rasim Özdenören’in bir sözünü hatırlatmak gerekiyor. Batı bu değerleri alırken içlerini boşaltmıştır diyor. Bunu biz şöyle anlayalım, yani kendi iklimine uygun hale getiriyor. Naima tarihinde güzel bir örnek vardır. Büyük düşünürlerin burunları mumdandır. Bu burnu siz çekip istediğiniz tarafa götürebilirsiniz. Karizmatik otorite diye bir ifade var. Yani Aristo üzerinden konuştuğunuz zaman daha etkili oluyor. Burada anlattığım konuları bazı yerlerden alıntı yaptığım gibi, bazıları bir yerlerden alabilir. Etkilenme karşılıklıdır. Dante, İlahi Komedya’yı yazarken, İbn-i Arabi’nin cennet ve cehennem tasvirlerini ödünç alarak yazdı diyorlar. Mesela büyük Alman şairi Goethe, zannediyorum ihtiyarladıktan sonra Hammer’in, İranlı şair Hafız’ın çevirilerini okuyor ve Farsça öğrenme ihtiyacı hissediyor. Mesela Don Kişot’un yazarı Cervantes, Dostoyevski bu eser için insanlığın en zirve noktasıdır der. Cervantes, İstanbul’da köle olarak bir caminin inşaatında çalışıyor ve Osmanlıya ve müslümanlara olan hıncını orada çıkarıyor.
İslam Medeniyeti, ötekinden bahsedecek olursak, bunu büyük harflerle, sülüs harflerle yazmamız lazım, bir transit ve hareket medeniyetidir. Türkistan’dan başlar, Rumeliye kadar uzanan ırk, millet hareket halindedir. Her dil birbirinden almadır. Her dilin içinde mutlaka başka unsurlar vardır. Birbiriyle bağlantısız gibi gözüken şeyler birbiri ile bağlantılıdır. Biz tarihi olarak hem fiziki olarak hem de kültürel olarak diğer milletlerle karışmışız. Dolayısıyla siz böyle bir ortamda ırkçılık yapamazsınız. İslam öncesi dönemde bizim en çok irtibatta olduğumuz millet Çinlilerdir. Bir başka etkilendiğimiz millet Farslardır. Peygamber diyoruz, Resul demiyoruz. Müslüman Farsçadır. Namaz, oruç, abdest, şehzade, payitaht hepsi Farsçadır. Selçuklu sarayında Keyhüsrev, Keykubat bunların hepsi Farsçadır. Dini ıstılahlarımızın çoğu kendileri vasıtasıyla müslüman olduğumuz acemden geliyor. Daha sonra biz onları askeri olarak hakimiyet altına alırken onlarda medeniyet olarak tesirleri altına alıyorlar. Minyatür nereden geliyor bize Acem’den geliyor. Osmanlı siyaset düşüncesinin kaynaklarına gittiğimizde hep örnek olarak eski İran hükümdarları verilir. Mesela adalette en çok vurgu yapılan isim Hz. Ömer’in yanında Nurşi Revan’dır. Adaleti gerçekleştirmek için 80 bin insanı astığı söylenir. Her düşünür kendi kültürüne kök salarak başka kültürlere dal budak salar. Eflatun için denir ki, bütün batı felsefe geleneği Eflatun’a düşülmüş bir dipnottur. Fakat Eflatun kimin adamıdır Yunanlıların adamıdır. Yunan kültürünün içinden çıkarak konuşur. Evrensel olmak için önce yerel olmak lazımdır.”
“YAHUDİLİK BU DÜNYAYA, HRİSTİYANLIK AHİRETE, İSLAM HER İKİSİNEDE BAKAR”
Aliya İzzetbegoviç’in, Doğu ve Batı Arasında İslam adlı kitabına da değinerek, İslam ve Hristiyanlık mukayesesini en iyi yapan kişi olduğunu belirterek şunları kaydetti:
“Aliya İzzetbegoviç’in, Doğu ve Batı arasında İslam” kitabı, çağdaş dönemde yazılan eli yüzü düzgün, okunmaya değer, 10 kitap saysak bunlardan birisidir. Eflatun ve Farabi’nin filizof kral anlayışını hem müşahhas hem de soyut olarak ete kemiğe büründüren birisidir Aliya İzzet Begoviç. O diyor ki, İslamiyeti anlamak için önce Hristiyanlığı ve Yahudiliği anlamak gerekir diyor. Benzer ifadeler Mevlana’da da vardır. Öteki dediğimizde bizim kültürümüzde hristiyanlık ve yahudilik akla gelir. Yahudilik dünyeviliği ve sol eğilimi temsil eder. Yahudiler cenneti bu dünyada ararlar. Ünlü filozof Spinoza, Yahudi cemaati tarafından kovulmuş bir yahudidir. Halbuki Spinoza hakiki bir yahudidir. O panteisttir. Yani kainat dediğimiz şeye Tanrı diyor. Yani aleme Tanrı diyen bir adam bütün uhrevi olanı bu dünyaya getirmiş, indirgemiş oldu. Yani Yahudilerin dünyadaki cennet arayışının başka bir şeklidir. Mesela yeryüzünde cenneti arayanlardan birisi kimdir işçi sınıfı üzerinden Karl Marks’tır. Bütün ütopyalar diyorlar Yahudi kaynaklıdır ve Karl Marks’ta bir Yahudidir. Yani Yahudiliği Marksizme uyarlamıştır. Aziz Agustinus’da hristiyanlığa uyarlamıştır. İslam tarih felsefesi daireseldir. Yani Endülüs’te düşersin, İstanbul’u fethedersin. Yeryüzündeki bütün iktisadi ve sosyal gelişmeler Yahudi menşelidir. Yahudiler hiçbir zaman kültüre iştirak etmezler. Hep uygarlığın ve medeniyetin olduğu yerdedirler. Bir yerde kültür bitip medeniyet başladığında Yahudiler hemen oraya postu sererler. Russel’in ifadesidir, bütün ortaçağ boyunca Yahudilik Hristiyanlık üzerinde hiçbir tesir icra edememiştir. Uygarlığa ve medeniyete ait oldukları için. Osmanlı’nın devşirme almadığı yegane millet Yahudiliktir. Şehirli olan adamı devşirme yapamazsın. Atom çağının babası sayılan Einstein Yahudidir. Yahudiler Allah’tan emindir. Hristiyanlar ise tam tersine umudu kesen bir anlayışa sahiptir. Yahudi şunu şunu yaparsam Tanrı bunu yapmak zorundadır der. Bizim klasik gelenekteki insan tipi nasıl düşünür. Kaza gelince göz kör olur. Kadere rıza gösterir. Modern dönemin insan tipi ne der. Göz kör olunca kaza geldi der. Çaktırmadan Allah’ı devreden çıkarır. İşte zihniyet dünyasında Yahudileşmenin çok net örneğidir. Yahudilikte dişe diş, göze göz intikam hissi vardır. Hristiyanlıkta, sağ yanağına vuranı sol yanağını da çevir. Belalara sabredebildiğin kadar sabret. İslam’da ne esas, hristiyanlıktan ve yahudilikten hareket etmeden anlayamazsınız. İslamiyet bu atomlardan bir terkip meydana getiriyor. Kısas esastır ancak affetmeniz Allah indinde sizin için daha iyidir. Yahudilik bu dünyaya bakıyor, hristiyanlık ahirete bakıyor, İslam ise hem bu dünyaya hem de öbür dünyaya bakıyor. Hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünya için, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalışmak İslam inancının gereğidir. Aliya İzzetbegoviç, hristiyanlığın insan fıtratını zorladığını ve bu zorlamadan dolayı hristiyanların çoğunun riyakar olduğunu söylüyor. Bunu uygulamak zordur diyor. Hristiyanlık dünyadan kopuktur. İslamiyet için konuşacak olursak, peygamber mesela gece teheccüd ile hakka aittir. Gündüz tebliğ ile halka aittir. Hira mağarasına çekilir ama niçin çekilir, halkın dünyasına dönmek için çekilir.”
Konferansının ardından, Medeniyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Fatih Şeker’e, Medeniyetin Burçları Derneği tarafından yayınlanan Sezai Karakoç kitabı hediye edildi.
DIĞER HABERLER
-
“TARİH YAŞANAN ZAMANIN VE HALİN BİR AYNASIDIR”
28 Ağustos 2023, 14:14 -
İKİ ESER VE İKİ AYRI MEDENİYET TASAVVURU
17 Mayıs 2017, 14:13 -
DOĞUDA VE BATIDA DEVLET VE SİYASET FELSEFESİ
17 Mayıs 2017, 14:11 -
“ERDEMLİ TOPLUM BİLGİ VE HİKMET TOPLUMUDUR”
17 Mayıs 2017, 14:10 -
Türk Siyasetine Yön Veren Yapısal Dinamikleri
17 Mayıs 2017, 14:09 -
İslam Medeniyeti Bir Hareket Ve Transit Medeniyettir
17 Mayıs 2017, 14:04 -
Farklı Milletler Osmanlı Bayrağı Altında Yüzlerce Yıl Kardeşçe Yaşadı
17 Mayıs 2017, 14:03 -
Düşünce Bir Kişinin Değiş Bütün Bir Medeniyetindir
17 Mayıs 2017, 14:01 -
Güzelliklerle Uğraşanların Üzerine Güzellik Siner
17 Mayıs 2017, 13:59 -
Pozitivist Zihinden Kurtuluş Olmadan Özgürleşme Olmaz
17 Mayıs 2017, 13:57