DOĞUDA VE BATIDA DEVLET VE SİYASET FELSEFESİ 17 Mayıs 2017, 14:11
Uluslararası Öğrenciler Akademisi 3. oturumunda konuşan Cumhuriyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Levent Görüşük, “Doğuda ve Batıda Devlet ve Siyaset Felsefesi” başlığı ile bu konuyu ele alırken, Makyevell’in Prens adlı eseri ile Yusuf Has Hacib’in Kutad
Uluslararası Öğrenciler Akademisi 3. oturumunda konuşan Cumhuriyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Levent Görüşük, “Doğuda ve Batıda Devlet ve Siyaset Felsefesi” başlığı ile bu konuyu ele alırken, Makyevell’in Prens adlı eseri ile Yusuf Has Hacib’in Kutadgu Bilig adlı eseri arasındaki bir karşılaştırmaya değindi. Görüşük bu iki eserin karşılaştırmalı olarak ele alınmasına değinerek bu eserleri üç başlık altında incelemeyi uygun bulduğunu ifade etti. Levent Görüşük şu konuşmasında şu bilgileri verdi:
“Bu iki eserin karşılaştırmasını yapmadan önce üç başlık altında incelemeyi uygun buluyorum. Birincisi, her iki eseri kendi tarihsel şartları bağlamında ele alacağız. Ardından her iki eserin de siyaset ve devlet algılarına yönelik saptamalar yapmaya çalışacağız. Burada insan doğasından ortaya çıkan siyasal iktidar psikolojisi, iktidar ve ahlak ilişkisine değineceğiz. Ardından da kendi çıkarımlarımı aktarmaya çalışacağım. Prens’e baktığımızda ortaçağdan rönesansa geçişi yada modern çağa geçişi temsil edecek kişi Makyevel’dir. Yaşadığı dönemde İtalya siyasal birliği sağlayamamıştır. Makyevel’in en büyük şansı Floransa’da doğmuş olmasıdır. Burası rönesansın ilk kıvılcımlarının görüldüğü yerdir. İktidarın nasıl elde edileceğini, nasıl elde tutulacağını, ne gibi durumlarda yitirilebileceğini bizlere anlatan bir eserdir. Kutad Kubilig ise, Karahanlılar döneminde yaşamıştır. Bu eseri seçmesinin sebebi ise, Türklerin İslamiyete geçişini temsil eden bir eserdir. Kutad Kubilig’i mutluluk veren bir kitap olmasının yanısıra iktidara ulaştıran ya da devlet yönetme bilgisi veren bir kitaptır. Bu iki eserin siyaset ve devlet algısına yönelik karşılaştırmalarda önce insan doğasına değineceğiz. Bu insan doğasını bazıları iyi bazıları da kötü ilan ederler. Bu nedenle de modern çağın kurucusu olarak kabul edilen Makyevel’in görüşleri de bir insan doğası varsayımına dayanmaktadır. Ona göre, insan doğası kötüdür. İnsan başında efendisi olmadığında, iyiyi kötüyü ayırt edemeyen, bencil, basit arzular peşinde koşan birisidir. Ona göre en büyük korku bizzat halkın kendisidir. Ona göre asıl amaç ulusal birliği sağlamaktır. Halk çatışma ve kargaşa peşinde koşan bir yığındır. Bunun için bir Prens’e ihtiyaca vardır. Bu ulusal birliği sağlamak için bir hükümdara ihtiyaç vardır. Bu olumsuz düşünceleri eserinde de dile getirir. Asıl amacı ulusal birliği sağlamaktır. Buna ulaşmak için her şey yapılabilir bunun için insanın doğasının kötü olduğuna inanır. Kutad Kubilig’e gelince onda da bundan farklı bir şey görmüyoruz. Yusuf Has Hacib’e göre iki tip insan vardır. Birisi bilgili olanlar diğeri ise bey olanlardır. Bey olanlar devleti yönetmekle görevli Tanrı tarafından kut verilmiş kimselerdir. Bilgisi olanlar ise, bilgiyi konuşan, doğruyu söyleyen insanlardır. Ona göre Tanrı insanlara akıl vermiştir ama bu aklıyla beraber insanlara bilgi edinebilme iradesi vermiştir. Bey ve bilgili olmayanlar dışındakiler bir hayvan sürüsü olarak nitelendirilmiştir. Bu sürüye dahil olmayanlar lanetlenmiştir, kötülenmiştir. Eserde bununla ilgili birçok ifadeler bulunmaktadır. İnsanın sürekli bir yanılan bir kötü mayaya sahip bir canlı olduğunu belirtir. İktidar ve meşruiyet ilişkisine gelecek olursak, Makyevel’in ise siyasal iktidarı anlayış biçimi çok farklıdır. Öncelikle ilk saptaması, dinin politikaya egemen olmamasıdır. Tam tersi politikanın dini kendi hizmetine sokmasıdır. O dinin teolojik anlamıyla hiç ama hiç anlamıyla ilgilenmez. Dinin aşkın yönüyle ilgilenmez hiç umurunda değildir. Onun için dinin toplumsal birliği sağlamadaki bir harç olarak görmesidir. Kısaca onun için din bir amaç değil iktidara götüren bir araçtır. Prenslikleri kendine göre dörde ayırır. Eski prenslikler, dini prenslikler, karma prenslikler ve yeni prenslikler. O bütün prenslikleri reddeder. Ona göre bu prenslikler, rönesansla birlikte ortaya çıkan siyaset algısını yansıtmamaktadır. Yeni prensliklerde yapılması gereken iktidara gelen kişinin kendi içsel bilgisi ve cesareti ile talihine yön verebilmesidir. Bununla ilgili de Prens adlı eserinde birçok bölüm yer alır. İktidar ve meşruiyet ilişkisi konusunda Kutad Kubilige gelecek olursak ve benzerliklere ve farklılıklara bakacak olursak. Tanrısal bir meşruiyet ilişkisi vardır. Devlet güneşe benzetilmiştir. Bu anlamda devlete kutsallık atfedilmiştir. Güneş ve devlet, güneş ve siyaset ilişkisi dile getirilmektedir. Devletin çeşitli görev ve sorumlulukları vardır. Devletin ekonomik düzene müdahale etmesi gerektiği belirtilir. Eğer müdahale edilmezse kötüler ekonomiyi ele geçirecektir. Bu sistem ekonomik düzen bireylere bırakılırsa kötü doğalı insanların hakim olmasına yol açar. Bu anlamda güçlü kanunlar yapmak zorundadır. Devlet kötülere karşı bir barikat kurmalıdır. Devlet her alana nüfuz etmelidir. Burada topluma ve toplumda yaşayan insanlara bir güvensizlik görüyoruz. Bunu yapan siyasi iktidarın halkın da siyasi iktidara karşı görevlerini yerine getirmesi gerekmektedir. Halk siyasi iktidara mutlaka baş eğmek, vergisini vermek zorundadır. Devletin dostuyla dost düşmanıyla düşman olmak zorundadır. Kutad Kubilig, toplum sözleşmelerinden 500 yıl önce adeta bir toplum sözleşmesi sunmaktadır. Ahlak ilişkisine de gelecek olursak, Makyevel için siyasi birliğe giden her yolun mübah olduğunu bu anlamda da ahlaki bir temeli yoktur. Prensin sözünü tutmasına gerek olmadığını eğer siyasal birliği kurmasına zarar verecekse sözün tutulmasının gereğinin olmadığını iddia eder.”
Levent Görüşük Kutad Kubilig ile ilgili de çeşitli açıklamalarda bulundu. Nasıl bir toplumsal ahlakı anlattığını ifade ederek şunları belirtti:
“Kutad Kubilige gelecek olursak, onda durum biraz daha farklıdır. Toplumsal ahlakı siyasetin genel işleyişinden ayırmaz. Bireysel ahlak anlayışı biraz daha farklıdır. Buradan Türk siyasal kültürüne dair bir takım çıkarımlar yapacak olursak. Her iki eserde de insan doğasının kötü olduğu belirtilmektedir. Her ikisi de varolanı gözlemleyerek olması gerekenler üzerine bir sistem kurmaya çalışmışlardır. Siyaset arenasının teoriden çok pratikten ibaret olduğunu söyleyebiliriz. Makyevel karşımıza bir rönesans insanı çıkarmaktadır. Bizim için önemli nokta Kutad Kubilig’de bir birey anlayışı çıkarmamaktadır. Kişi bilgili olmak zorundadır ama sadece bilgili olmak yetmemektedir. Vatanına, milletine, beyine itaat etmelidir. Hatta ve hatta toplumun kölesi olması gerektiğini savunur. Bireyler bu siyasal yapı içerisinde bir kimlik kazanabilirler. Ancak ve ancak devlet içinde varolabilirler. Çünkü devletin olmadığı durumda kaos, kargaşa ve yok oluş ortaya çıkacaktır. Yani adeta ölümü gösterip sıtmaya razı etmek söz konusudur. Makyevel gibi Yusuf Has Hacib’in de din konusuna bakışı farklı değildir. Beye yapılacak olan itaatin ibadet haline gelmesi, yani Tanrıya karşı bir itaat olması gerektiği vurgulanır ve burada siyasal iktidara nasıl meşrutiyet sağlandığı görülür. Gerek Kutad Kulibig’de belirtilen sorunlar gerekse bugün yaşanan siyasal sorunlar benzer sorunlardır. Kısaca baktığımızda devlet doğuda da batıda da olsa, zamansal ve mekansal farklığın yok edildiği totaliter ve otoriter bir olgu olarak ele alınmaktadır. Her iki eserde de başlangıç sözleri farklı bir şekilde başlasa da iki eser de sözü devlet olarak bitirmektedir.
DIĞER HABERLER
-
“TARİH YAŞANAN ZAMANIN VE HALİN BİR AYNASIDIR”
28 Ağustos 2023, 14:14 -
İKİ ESER VE İKİ AYRI MEDENİYET TASAVVURU
17 Mayıs 2017, 14:13 -
DOĞUDA VE BATIDA DEVLET VE SİYASET FELSEFESİ
17 Mayıs 2017, 14:11 -
“ERDEMLİ TOPLUM BİLGİ VE HİKMET TOPLUMUDUR”
17 Mayıs 2017, 14:10 -
Türk Siyasetine Yön Veren Yapısal Dinamikleri
17 Mayıs 2017, 14:09 -
İslam Medeniyeti Bir Hareket Ve Transit Medeniyettir
17 Mayıs 2017, 14:04 -
Farklı Milletler Osmanlı Bayrağı Altında Yüzlerce Yıl Kardeşçe Yaşadı
17 Mayıs 2017, 14:03 -
Düşünce Bir Kişinin Değiş Bütün Bir Medeniyetindir
17 Mayıs 2017, 14:01 -
Güzelliklerle Uğraşanların Üzerine Güzellik Siner
17 Mayıs 2017, 13:59 -
Pozitivist Zihinden Kurtuluş Olmadan Özgürleşme Olmaz
17 Mayıs 2017, 13:57